HomeMagazinSAFİYE SOYMAN: NUR YERLİTAŞ HERKESİN SIRRINI BİLİRDİ

SAFİYE SOYMAN: NUR YERLİTAŞ HERKESİN SIRRINI BİLİRDİ

SAFİYE SOYMAN: NUR YERLİTAŞ HERKESİN SIRRINI BİLİRDİ

30 yıllık dostu Nur Yerlitaş’tan gelen acı haberin üzüntüsünü derinden yaşayan 59 yaşındaki sanatçı Safiye Soyman; yaşamı, ölümü ve ünlü modacı ile ilişkilerini anlattı.

Safiye Soyman’ın, Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e yaptığı açıklamalar şöyle:

Şu günlerde birbirimize “Nasılsın?” demeye çekinir olduk ama yine de soracağım. Nasılsınız?
İnsanoğlu her zaman iyi olmak zorunda. İsyan ettiğinde başa daha kötüsü gelir. Koronavirüs keyfimizi zaten bozmuştu. Üzerine Faik Bey rahatsızlandı ve prostat ameliyatı oldu. Bir de dostum Nur Yerlitaş’ı kaybettim. Psikolojik olarak etkilenmemek mümkün değil.

Kendinizi güçlü tutabiliyor musunuz?
Yaptığım iş pozitif olmamı gerektiriyor. Benim şarkılarım ilaç gibidir. İnsanlara şifa verir. Biliyorsun, oğlum MS hastası. Kendimi motive ederek 21 yıldır ayakta kaldım. Ben mutsuz olursam çevrem yıkılır. Ağlasam da iki dakika sonra kahkaha atarım. Babam bir gün bana “Doğduğun zaman kulağına şirin olman için dua okudum” demişti. Küçüklüğümden beri aileme ışık saçarmışım. Beni herkes sever. Özel bir şey taşıyorum. Kalbim başka çalışır benim. Bende ne cevherler var!

Nur Yerlitaş’la kaç yıllık arkadaştınız?
30 yıllık dostumdu. Vefatını duyunca canımdan can gitti. Çok yüreğim yandı. Sahne tuvaletlerimi o hazırlardı. Bambaşka güzellikte bir insandı. Onunla aç da kaldık, sefa da sürdük. Kardeşten öteydik. Eli çok boldu, ekmeğini paylaşırdı. Açın halinden anlardı. Merhametliydi. Kadim dostumdu. O bende, ben onda kalırdım hep. 99 depremine de birlikte yakalanmıştık. Nur’la yaşamayan onun kıymetini bilemez.

Nasıl bir dosttu?
O herkesin sırrını bilir ama tek kelime etmezdi. Sırlarla öldü. Yufka yürekliydi. Herkese yardım ederdi. Derdini anlatmaz ama dertleri çok iyi paylaşırdı. Kötü gün dostuydu. Son yaşadığı o canlı yayın olayında büyük haksızlığa uğradı. Şehitlerle ilgili yanlış anlaşılmış bir cümleydi, bilmiyorum. İnsanlar, onu olmadığı biri gibi gördü. O askerini, polisini inanılmaz severdi. Bu olay onu epey üzmüştü.

Bu olaydan bu kadar etkilendiğini düşünmemiştim.
Etkilenmez olur mu! İnanılmaz zor günler geçirdi. Yanlış anlaşıldı. Herkesten defalarca af diledi. Yaşadığı stres onu mahvetti. Duyarlı biriydi. Kötü niyetle öyle bir şey yapmadığına eminim. Bonkör, yardımsever ve vatansever biriydi. Fakiri fukarayı kollar, askere polise saygı duyardı.

Bu dünyadan ayrılırken kırgın olduğu kişiler oldu mu?
Son günlerde “Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem” şarkısını çok dinledi. Kırgınlıkları vardı ama herkesi affetti.

En son ne zaman konuşmuştunuz?
Vefatından üç gün önce konuştuk. Son günlerde rüyamda sürekli onu görüyordum. Onu kaybedeceğimiz içime doğmuştu. Beni arayıp “Safiye’m ne olur benim için dua et. Harun da benim için dua etsin” derdi. Oğlum Harun, engelli olduğu için onların duası melek gibi kabul olur. Ölümden hiç korkmazdı, dipçik gibi bir kadındı. Herkesin imdadına koşardı. Ölen tüm arkadaşlarının helvasını kavururdu. Okuttuğu bir yığın çocuk vardı. Allah’a yakın bir kadındı. Bir dil sürçmesi kadını perişan etti.

Siz ne hissediyorsunuz?
Onu kaybedince hayatın hiçliğini bir kez daha anladım. Her gidenle bir parçanızı gönderiyorsunuz. Sürekli Bülent Ersoy’u arıyorum. Onunla dertleşiyorum. O da annesini kaybetti. Ona da ayrı içim yanıyor. Koronavirüs salgını her şeyimizi aksattı. Bülent de melek gibidir. Onu da kaybetmeye dayanamam. Onunla da kardeş gibiyiz. Bülent Ersoy bir daha gelmez dünyaya.

Evde korona günleriniz nasıl geçiyor?
Meğer ben evimi tanımıyormuşum. Bu süreçte evimi tanıma fırsatım oldu. Temizliği ve yemeği Faik’le yapıyoruz. Büyük bir iş bölümümüz var. Kavga da etmiyoruz. Nasıl olsa barışacağız neden küselim ki? 20 yıldır ona küsmedim. Allah’ım bana farklı huylar vermiş. Kimseye küsmem, kırılmam. Tabii gurursuz da değilim. Faik de ona göre davranır. Şaka yapar ama hakaret etmez.

Göründüğü kadar komik mi Faik Bey?
Faik, komiktir ama tersi de pistir. Koç burcu ve çok inatçı. Dediğim dedik, çaldığım düdük. Ben ona “Keçim” derim. Faik, çok zor bir dönemimde karşıma çıktı. Sığınacak bir liman arıyordum. Oğlum hastaydı, ben perişandım. O, benim limanım oldu. Allah yokluğunu bana göstermesin.

Bu zor günler size ne öğretti?
Hayat çok kısaymış. Kimseye kırılmaya gerek yok. İnsanları değiştiremezsin o yüzden olduğu gibi kabulleneceksin. Hayatımdan çıkardığım kişileri bile Instagram’da like’larım. Üç günlük dünya. Ben insanlığımı yapayım, onlar utansın. Ben zaten insanları kırmam ama artık kimyam değişti. Umre’ye gittiğimde her şey değişti sanki. Allah bana manevi bir güç verdi. Bu maddiyat değil maneviyat gücü. Ben çok baba duası aldım, o dualarla ayakta duruyorum.

Sosyal medyayla aranız iyi mi?
Seviyorum ama bazılarının dili zehir gibi… Bunu anlamıyorum. Ölmüş insanın arkasından bile rahmet okuyacaklarına neler söylüyorlar. Ayıptır, günahtır. Bazıları kendisiyle barışık değil ve bu çok belli oluyor. İnsanlar kıskançlıklarını parmaklarına döküyorlar. Bir insan zenginse de kendine, fakirse de kendine. Kime ne? En güzel şey tatlı dildir. Yoksa boşsun, hiçsin! Bu kadar eleştiriye anlam veremiyorum.

Karantina biter bitmez ne yapacaksınız?
Konserlerime devam edeceğim. 30 konserim iptal oldu. Bu süreç en fazla bir yıl sürer. İnsanlar maskeyi bile kıyafetine ve modaya uydurur. Ben her şeye uyum sağlıyorum. Elimden gelse altın heykelimi yaptıracağım. Rüyamda bana “Safiye senin altın heykelin dikilecek” dediler. Faik de, arkadaşlarım da sürekli “Sen altın heykeli dikilecek kadınsın” diyor. Faik, bunu ciddi ciddi yaptıracağını söylüyor. İçimde kötülüğün kırıntısı bile yok. Egom sıfır ve öz güvenim tavan. Faik, onun gibi keçi bir adamı bile yumuşatabildiğimden, altın heykelimi dikecek.

Faik Bey’i dize getirdiniz yani…
Ohoo hem de nasıl! Zamanında çok gezmiş tozmuş, çapkınlıklar yapmış… Faik, benim hayatıma tek değil üç kişi geldi. Onun çocuklarını da kendi çocuğum gibi büyüttüm. O çocukların ortasında yatardım hep. “Cici anne” derler bana. Çok severler. Çocuklar üzülmesin diye yanlarında babalarını öpmez, elini bile tutmazdım. Hep beraber büyüdük. O yüzden “Ben senin önünde diz çökmüşken, hatta ayağının altını öperken altın heykelini dikmek istiyorum” diyor.

Aileme, sahneme, seyircime son derece sahip çıkarım. Anaç biriyim. Lüks yaşayan biri de değilim, normal bir vatandaş gibi yaşıyorum. Marka takıntım yok. Pazardan da alışveriş yaparım, en pahalı markalardan da… Ben burnu havada olan insanları sevmem. İnsanlar küçüldükçe büyür. Havan kime?

Oğlunuz Harun bu süreçte nerede ve ona kim bakıyor?
Oğlum, Bodrum’da ve şükür ki yanında ağabeyi ve bakıcısı var. En büyük sıkıntım ona gidememem. Karantina bitsin, ona koşacağım. Yeşilliğin ortasında çok güzel bir evde yaşıyor. Bahçesi var. Oranın oksijeni ona çok iyi geliyor. Ankara ve İstanbul ona iyi gelmedi. Aklım hep onda. Günde 20 kez görüntülü konuşuyoruz. O benim ömrüm.

Nasıl olsa evdeyiz diye kendinizi bıraktınız mı?
Hayır, pijamalarla kardeş olmadım. Her gün bakımlıyım. Makyajımı yaparım, kirpiğimi takarım. Bunu Faik için değil kendim için yapıyorum. Aynaya baktığımda kendimi güzel görmeliyim. Aynanın karşısında kendimi severim. Moral bulurum. Herkese tavsiye ediyorum; sabah kalkar kalmaz aynanın karşısına geçin ve bir kahkaha atın.