HomeMagazinAYŞECAN TATARİ KIZINA KAVUŞTUĞU ANI PAYLAŞTI: HİÇ KORKMADIM!

AYŞECAN TATARİ KIZINA KAVUŞTUĞU ANI PAYLAŞTI: HİÇ KORKMADIM!

AYŞECAN TATARİ KIZINA KAVUŞTUĞU ANI PAYLAŞTI: HİÇ KORKMADIM!

‘Çocuklar Duymasın’ın ‘Duygu’su Ayşecan Tatari 10 gün önce kızı Müjgan’ı suda dünyaya getirdi. Tatari doğum anını Instagram’dan paylaşım şunları yazdı;

Bu fotoğrafı koyacağımı düşünmemiştim. Doğum hikayemdeki bütün kadınların olduğu bir tane koyarım diyordum; dördümüzün olduğu… Doktorum Şermin hanım, Müjgân’ın ebesi Setenay, ben ve tabi doulam Pelin.

Doğumhanenin kapısında yan yana verilmiş bir zafer pozu. Size onlardan bahsetmek için…

Öyle bir fotoğrafımız yok, doğumhaneye de inmedik hiç ama zaten bu süreçte emin olduğum tek şey, doğum, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

Önce Pelin, ilk o eklendi hikayemize, 20’li haftalarımızda tanıştık Bodrum’da, 30’lu haftalarda eğitimlere başlamak üzere sözleştik ve bu esnada da birlikte yoga yaptık haftada iki gün.

“Doula” kelimesinin eski Yunancada sözlük karşılığı, köle kadın demekmiş. Sevmiyorum bu manasını. Şimdi karşılığı “doğum destekçisi” ki bu da yetersiz bir tanım. Daha doğrusu bence: tıbbi olarak size hiç bir müdahalede bulunmayan ve o an sizin neye ihtiyacınız varsa, sizin için o olan.

Şimdi Pelin’e sorsanız, bütün iyi doulalar gibi, doğum için aslında bir doulanın şart olmadığını, insanın sadece bedenine ve bebeğine güvenmesi gerektiğini ve her kadının içinde bu gücün olduğunu söyleyecektir. Ben size diyorum ki; Şart!

Evet, yine siz doğuruyorsunuz ama bedenine ve bebeğine güvenmek için o yolu bir bilenle yürümek şart çünkü aslında tam da bilmiyoruz süreci, ihtimalleri, işleyişi. Yine Pelin reddedecektir ama o olmasa böyle bir doğum hikayem olmayabilirdi.

Bana hep soruyordunuz ya, ‘korkuyoruz, siz korkmadınız mı?’ filan diye, sancılarım başlayınca kalkıp müzik açıp saçlarıma maşa yaptım. (maşa filan kalmadı tabi saçlarımın geldiği son hal fotoğrafta, o ayrı o konu…) Demek istediğim ilk andan son ana kadar, sancım en şiddetli geldiğinde de, doğum anında da korkuya dair bir his yoktu içimde.

Korkmamamın en büyük sebebi, öğrenmiştim süreci ve güvendiğim bir ekibim vardı.Yaptığı işin maddi bir karşılığı olamaz bile bana sorarsanız, insanın ancak kız kardeşine olacağı türden bir destek o.

Diğeri son anda hayatımıza giren ebemiz, Setenay. Onunla hastane turuna gittiğimizde tanıştık. (Bu bence mutlaka yapılması gerekenlerden biri. Gidin, kalacağınız odayı, doğumhaneyi görün. Hemşirelerle, kat sorumlusuyla, ebelerle tanışın. Doğuma gittiğimde beni arkadaşlarım karşılamış gibi geldi bana.)Setenay’ın methini duymuştum daha önce, tanışır tanışmaz da çok sevdim, hastaneye gittiğimizde onun da nöbeti yeni başlamıştı. Ne doğumda bana verdiği desteği ne sonrasında benimle ilgilenişini ne de getirdiği taze tahin helvayı hiç unutmam. Bu süreçte edindiğim kız kardeşlerden ikincisi.

Ve Şermin hanım.Söylediği iki şeyi unutmuyorum, ilk tanışmaya gittiğimizde bana, ‘ben doğuma inanıyorum’ dedi ve sürecin her adımında bunu hissettirdi bana. 30. Haftam filandı tanıştığımızda, sizin için doğru doktoru bulmanın bir vakti yok, kalbinizin sesini dinlemeniz çok önemli.

‘‘Ben zaten orada bebek çıkarken kafasını tutmak için olacağım’’ demişti ilk gün, onun yerine Müjgân’ı sudan çıkarttı.

Ne zaman gitsem, o hafta girdiği doğumların güzelliğinden bahsetti laf aralarında ve hep dedi ki; sonunda bebeğe kavuşulan bütün doğumlar güzel doğum hikayeleri… (doğurana kadar bu konuda başka fikirlerim vardı, şimdi anlıyorum ne demek istediğini)

Doktor tavsiye edilmez derler ama ben yine olsa yine onunla yürümek isterim bu yolu.Bana kendi bedenime ve bebeğime güvenmeyi öğretenlerden o da..

Bana anlatılan ya da okuduğum pozitif doğum hikayeleri hep çok iyi geldi bana, o yüzden ben de ilk fırsatta anlatmak istiyorum size, o yaptıysa ben de yaparım diye cesaretlendirir belki birilerini.Edip’ten hiç bahsetmediğimin farkındayım, anlatmaya kalksam haksızlık ederim hikayenin o kısmına…